Regl anlatısı, regl tabusu üzerine şekillenmektedir. Toplumsal normlara göre “regl deneyimi” utanç verici olarak nitelendirilir. Nitekim, bireyler bu anlatıyı içselleştirdikleri için regl konusunu kamuya açık bir alanda tartışmak konusunda isteksiz davranmaktadır. Toplumsal normlar ve cinsel tabular nedeniyle regl olan bireylerin “bu deneyimden görünmez ve yalnız bir şekilde” sorumlu olmaları bekleniyor. Ancak regl konusu, BM Sürdürülebilir kalkınma hedeflerinden ve en temel insan haklarından biri olan “sağlık hakkı” kavramının “cinsel sağlık ve üreme sağlığı hakları” kategorisinde yer almaktadır. Bu hakların diğer tüm insan hakları gibi korunması ve korunma halinin sürdürülebilirliği çok önemlidir. Çünkü biliyoruz ki, temiz su, hijyenik ortam, regl hijyen ürünü, regl hakkında doğru ve güvenilir bilgiye erişemeyen bireyler “vajinal enfeksiyon” gibi sağlık sorunları ile karşı karşıya gelmektedir. Oysaki regl dönemini üreme sağlığının yaşam döngüsünün bir parçası olarak görüp bireylerin fiziksel ve psikolojik sağlıklarının desteklenmesi önem arz etmektedir.
Regl adaletsizliği; regl olma deneyimimizden ötürü maruz kaldığımız ayrımcılık ve eşitsizliğe çok daha bütüncül bir bakış açısı sunan bir kavramdır. Regl adaletsizliğinde, daha kapsayıcı, eşit ve kimseyi geride bırakmayan bir yaklaşım söz konusudur.
Regl deneyimi yaşayan bireyleri “yalnızca kadınlar” olarak tanımlayan toplumsal normlar, trans erkeklerin ve non-binary bireylerin regl deneyimini yok sayıyor. Bunun dışında, 2022 Türkiye Regl Yoksulluğu raporuna göre regl olan bireylerin yüzde 20’si çevresindeki kişilerin kendilerinin “regl ağrısı çektiğine inanmadıklarını” veya “abarttıkları” yönünde tepki aldıklarını belirtmişlerdir. Oysa belirtmek gerekiyor ki, yoğun adet ağrısının tıpta da bir karşılığı bulunmaktadır. Bu rahatsızlık “dismenore” olarak isimlendirilmektedir. Bu ağrı sebebiyle, regl deneyimi yaşayan bireyler eğitime ve istihdama erişimde sorun yaşayabilmektedir. Ek olarak, regl ağrısı sebebiyle iş yerinden izin isteyen bireylerin işten çıkarılma, gerçekçi bulunmama, iş ilişkilerinin bozulması gibi sorunlarla karşı karşıya olduğunu biliyoruz. Bu sorunların tümü “cinsiyet eşitsizliğini yeniden üreten” araçlar arasında değerlendirilmektedir.
Bazı bireylerin adet semptomları günlük yaşamlarını kesintiye uğratabiliyor ve normal aktivitelere katılmayı zorlaştırabiliyor. Dolayısıyla regl deneyimine yönelik ayrımcılıkla mücadelenin desteklenmesi; dismenore, adet düzensizliği ve premenstruel sendrom gibi adet döngüsüyle yakından ilişkili rahatsızlıklar yaşayan bireylerin sağlığına fayda sağlayacaktır. Hepimizin bildiği gibi adet semptomlarının tartışılması, toplumsal olarak kabul edilemez görülüyor. Regl olma halinden kaynaklanan sorunlar; iş arkadaşlarımızdan, yakın çevremizden ve sağlık profesyonellerinden gizli tutulması yönünde toplumsal baskıya neden olmaktadır. Bu nedenle adet deneyimine yönelik yapılacak çalışmalar, bireylere adet döngüsüyle ilgili sağlık sorunları hakkında konuşmak, bir rahatsızlıkları var ise iyileşmek veya tedavi görmek için zaman ayırma fırsatı sunacak ve eşitsizliğin yeniden üretilmesine engel olacaktır.
Bunun dışında menstrüasyonla ilgili normalleşmiş tartışmaların yapılacağı güvenli bir alan ile, regl konusuna yönelik damgalamayla mücadele edilmiş olacağını belirtmekte fayda vardır. Regl deneyimi yaşayan bireyler olarak regl olma halimizi sürekli bir şekilde “gizli tutma” eğilimi içindeyiz. İşte tam olarak bu sebepten, kamusal alanlarda regl hakkında konuşabildiğimiz, “çekinmeden” adet izni kullanabildiğimiz, doğru ve güvenilir bilgiye , regl hijyen ürünlerine ücretsiz veya uygun maliyetli olarak erişebildiğimiz bir alan yaratmak istiyoruz. “Cinsiyete dayalı baskıyı ortadan kaldırmaya kararlı alanlarda” bu tutumu benimseyebilirsek cinsiyet eşitliğini geliştirmeye katkı sağlayabiliriz.
Halide OLGUN AK
FEMIN UP – Toplumsal Cinsiyet Eşitliği için Dijital Çözümler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı